Cumhuriyet egemenliğin bir tek kişinin elinde olmadığı ve oy hakkına sahip seçilen temsilciler eliyle yasalara uygun biçimde kullanıldığı yönetim biçimidir.
Demokrasi ve Cumhuriyet kavramları birbirine
karıştırılmamalıdır. Cumhuriyet bir biçimi, demokrasi ise içeriği ifade eder.
1982 Anayasası’nda “Türkiye Devleti bir Cumhuriyet’tir.” ifadesiyle
yetinilmemiş Cumhuriyetin nitelikleri başlığı altında Türkiye Cumhuriyeti
“demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir” denerek Cumhuriyetin içeriği
de belirtilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilan edildiği günün 29 Ekim
1923 yıldönümlerinde kutlanan ulusal bayramımız 19 Nisan 1925’te 628 sayılı Cumhuriyet’in
ilanına Müsadif 29 Teşrinievvel Gününün Milli Bayram Addi hakkında Kanun ile
kabul edildi. Bu yasayla 29 Ekim günü Türkiye içinde ve yurt dışındaki
temsilciliklerde ulusal bayram töreni yapılacağı hükmü getirildi.21 Nisan 1925
tarihli ve 1905 sayılı Milli ve Sair Bayramlarda ifa olunacak merasim
hakkındaki talimatname ile de kutlamaların düzenlenmesine ilişkin ilkeler
belirlendi.
EN BÜYÜK TÜRK DEVRİMİ OLAN
CUMHURİYET ULUSAL GÜNEŞİMİZDİR!
Türk ulusunun gerçek kurtuluşu, yaşam felsefemiz ve
varlık nedenimiz olan Atatürk ilkeleri ile sağlanmıştır. Devletin anayasal
niteliklerini dokuyan Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devrimcilik,
Devletçilik ve Laiklik yaşamalı ve yaşatılmalıdır…
Bilindiği üzere Türkiye’de Cumhuriyet yönetimine 29
Ekim 1923 tarihinde geçilmiştir. Ancak 23 Nisan 1920 tarihinin, Cumhuriyet
yönetiminin de fiili başlangıcı olduğunu söylemek gerekir.
23 Nisan 1920’de “Egemenliğin kayıtsız şartsız ulusa
ait olduğu” ilan edilmiş. Ulusun seçtiği TBMM’nin denetimindeki hükümet ulusun
kaderini belirlemek üzere çalışmaya başlamıştır.1 Kasım 1922 gecesi halifelikle
saltanatı birbirinden ayırmış ve daha sonra da kaldırmıştır.
Cumhuriyet’in ilanından sonra halifenin iktidar odağı
haline getirmesi için çalışmalar başlayınca 3 Mart 1924 tarihinde de halifelik
kaldırılmıştır. Bu aşamalardan geçerek kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyet’i
tarihimizdeki en önemli dönüşüm noktasıdır. Cumhuriyet, ulusun vatan ve hukuka
sevgisi ve içten bağlılığı ile yaşatılmalıdır. Bu nedenle Cumhuriyet’e hayat veren
damarların başında demokrasi gelir.
Bunun içindir ki; Türk vatandaşı olarak Türkiye
Cumhuriyet’ini çok iyi kavramalı ve sahip çıkmalıyız diyorum. Şu an da üzerine
bastığımız her karış topraklarımız Cumhuriyet’in kurulması için onurla mücadele
eden şehitlerimizin kanlarıyla yıkanmıştır. Nur içinde yatsınlar, mekânları
cennet olsun.
Türk ulusu olarak başta Atatürk ve silah
arkadaşlarına, şehitlerimize, gazilerimize şükran borçluyuz.
Atatürk; Türk gençliğine inanmış, güvenmiş ve ülkemizi
onlara emanet etmiştir. Bütün ulus olarak büyük-küçük herkesin Atatürk’ün Büyük
Söylevi’ni, Erzurum ve Sivas Kongreleri’nin kararlarını mutlaka okumamız
gerekir diye düşünüyorum. Aksi halde
gençlerimizi son yıllarda birileri tarafından kulaktan
dolma yanlış bilgiler ile aydınlığa değil karanlığa sürüklemeye çalışanlar
vardır(!).Türk ulusu olarak buna asla fırsat vermemeliyiz.
Ne yazık ki yeni kuşak gençlerimiz içerisinde
Cumhuriyet’in anlamını ve önemini yeteri kadar kavrayamayan halen büyük
çoğunluk vardır. Elbette bunun tek nedeni gençlerimiz değil; aile ve
eğitimcilerin çocuklarımıza milli ve manevi değerlerimizi yeteri kadar
veremediğindendir. Çünkü milli ve manevi değerlerin temeli çocukluk döneminde
başlamalı, öğretilmeli ve sevdirilmelidir. Bizler bu duyguları çocukluğumuzda
yaşadık ve halen de yaşatıyoruz.
Bağımsızlığın, Özgürlüğün, Ulusal Egemenliğin,
Müdafaa-i Hukuk ruhu ve Kuvayi Milliye ateşi ile kazanılan Ulusal Kurtuluş
Savaşı’nın sonucu; Laik ve Demokratik Cumhuriyet’in aydınlanması, çağdaşlığın
temeli 4 Eylül Sivas Kongresi ile Sivas’ta atılmıştır.Bir Sivaslı olarak onur
duyuyorum.
SABİHA SERİN